0 (850) 840 87 87

ANNE BABA İLİŞKİSİNİN VE TUTUMLARININ ÇOCUK İÇİN ÖNEMİ

Anne Baba İlişkisinin ve Tutumlarının Çocuk İçin Önemi

İçindekiler

Aile toplum için temel yapıyı oluşturan kurum, çocuk içinse ilk sosyal çevredir. Çocuklar, hayatla ilgili ilk deneyimlerini ailede kazanırlar. Kendilerine olan güvenleri aile içerisinde oluşmaya başlar. Ailesi bir çocuk için ilk sosyal tecrübelerin edinildiği, topluma uygun davranışlar sergilemeyi öğrendiği ortamdır.

Bir bebek henüz doğmadan önce ailenin bebek üzerindeki etkisi başlar. Örneğin anne-babanın, bebeğin dünyaya gelmesinde istekli ya da isteksiz oluşu bebeğin hayata dair ilk izlenimlerinde büyük rol oynar.

Eşler öncelikle çocuk için hazır olup olmadıklarına karar vermelidir. Çocuk sahibi olduklarında ise sorumluluk almak ve bazı fedakârlıklar yapmak durumundadırlar. Anne-baba olarak bu anlamda bir takım becerileri edinmeleri gerekir. Toplumsal yetkinlikte bireyler yetiştirmenin sorumluluğu alınabilmelidir. Kişilik gelişimine destek olan ebeveynler sağlıklı çocuklar yetiştirebilir.

 

Erken Yaşantılar 

Erken yaşantılar beynin biyokimyasını değiştirebilir. Bebek ağladığında hemen yanında beliren bir anne ile önce çayını kahvesini bitirdikten sonra onun yanına giden anne veya bebeğinden olumlu olarak söz eden anne ile ondan bir “baş ağrısı” diye yakınan anne, çocuklarının gelişimine çok farklı etki eder.

Orada olmayan ihmalkâr, saldırgan anne ve babaların çocuklarının duygusal gelişimlerinde bir tutukluk olabileceğini biliyoruz. Bu çocuklar normal bir biçimde gelişebilir ve zekâ bakımından da üstün yetenekler gösterebilirler ama duygusal açıdan kötürüm kalırlar.4

İlk yıl içinde çocuğun fiziksel sağlığı, mizacı, uyumu ve aileden gördüğü sevgi ve destek onun gelişiminde önemli rol oynamaktadır. Bebeğin bağlanma, duygulanım, sağlık, mizaç, uyum, anne/babanın ruh sağlığı alanlarındaki deneyimlerinin kalitesi onun ilerideki sağlığı ve benlik saygısının temellerini oluşturur.

Erken çocukluk döneminde de anne/babalar sağlıklı gelişimin en önemli kolaylaştırıcıları olmaya devam etmektedir. Bu dönemde aileler çocuklarına düzenli uyku ve yemek alışkanlıkları kazandırma, tuvalet eğitimi verme ve duygularına hükmetmeyi öğretmenin yollarını aramaktadır. Benlik saygısının gelişimi, olumlu ve kabul edilir deneyimler ile gelişmeye devam etmektedir. Benlik saygısı, değerli hissetmek, sevilmek ve kabul edilmek çocuğun ilerideki okul başarısı, davranışları ve mutluluğu için kritik rol oynar.2

 

Ailelerin Yaklaşımı

Anne Baba İlişkisinin ve Tutumlarının Çocuk İçin Önemi

Çocuklar ilk eğitimlerini ailede almaya başlar. Aileler çocukların kendine yetebilen, faydalı bir birey olarak yetişmesinde önemli bir role sahiptir. Çocukların özsaygısı, kişilik gelişimi ve duygusal zekâ gelişimleri ailelerin çocuk yetiştirme biçimiyle doğrudan ilgilidir çünkü sosyal ve duygusal özellikler aile içinde kazanılmaya başlanılır. Anne-baba pozitif bir tutum sahibi olur ve çocuklarını desteklerse bu kardeşler arasındaki iletişimi de pozitif olarak etkileyecektir.

Bir çocuğun duygusal, fizyolojik, ekonomik ihtiyaçlarının karşılanması gerekir. Bu şekilde sağlıklı bir aile yapısı oluşabilmektedir. Sağlıklı bir aile ise sağlıklı bir toplum demektir. Psikolojik olarak sağlıklı bir çocuğun temelini güçlendirmek için Konya Çocuk Psikoloğu alanında uzmanlardan destek alabilir böylece doğru ve yanlış yaptıklarınız hakkında siz de merak ettiklerinize cevap bulabilirsiniz.

 

 

Anne-Baba Tutumları Nelerdir? 

Ailelerin kendi içindeki psikolojik atmosferi, anne-babanın çocukla ilişki şekli, çocukların fiziksel ve psikolojik gelişiminin yanında benlik gelişimlerini de büyük oranda etkilemektedir. Bu etkinin pozitif veya negatif olmasında ailenin tutumu belirleyicidir. Aile sevgi dolu, tutarlı bir tutum sergiliyorsa çocuğun ruhsal gelişimi de o denli sağlıklı olacaktır.

Yanlış anne baba tutumları çocuklarda davranış problemlerine sebep olabilmektedir. Ebeveynler, demokratik, otoriter, mükemmelci, duyarsız, ihmalkâr, hükmedici, cezalandırıcı, koruyucu ya da reddedici tutumlarda bulunabilir. Her bir tutumun çocuk üzerindeki etkileri birbirinden farklıdır.

Demokratik Anne-Baba:

Bu tutum güven veren bir tutumdur. Anne-baba samimi ve ilgilidir. İletişime açık, kuralların herkes için geçerli olduğu, tutarlı ve dengeli bir tutumdur. Kurallar konulurken çocukların da fikri alınır. Aile içerisinde verilecek kararlarda herkesin görüşü alınır. Çocukların duygularına sınır konulmaz, davranışlarına sınır konulur. Eleştiriler kişiliğe zarar verilecek şekilde yapılmaz, davranışa veya yapılan işe yönelik olarak yapılır. Çocuklara dayatılma yapılmaz, seçenekler sunularak tercih hakkı verilir. Çocuklar susturulmaz aksine konuşmaları için teşvik edilir.

Anne-babaların bu tutuma sahip olduğu bir ailede çocuk da sevildiğini ve isteklerine saygı duyulduğunu hissedecektir. Böylelikle anlayışlı, sosyal yeterliliğe sahip, kendine güvenen çocuklar yetişecektir. Toplumsal kurallara uyar ve arkadaş edinmekte zorluk yaşamazlar. Sorumluluk alabilir ve özgürce düşünebilirler.

Otoriter(Baskıcı) Anne-Baba:

Böyle anne-babalar çocukları adına her şeye karar verirler. Tartışmadan verdikleri emirlerin bir an önce uygulanmasını, verdikleri kararların da sorgulanmadan uygulanmasını isterler. Anlayışsız tutum içindeki anne veya baba kendi yaptıkları hataları fark etmez. Çocukların kişiliğine yönelik eleştirilerde bulunup sürekli baskı altında tutmaya çalışırlar. Çok sık sözlü ve fiziksel ceza yöntemlerine başvururlar. Çocukların kendi başlarına sorumluluk almalarına müsaade edilmez.

Aşırı baskı, eleştiri ve azarlama altındaki çocuğun yoğun kaygılar ve korkular yaşaması muhtemeldir. Bu duygular ise çocuklarda tırnak yeme gibi davranışlara sebep olabilmektedir.

Verilen cezalar sebebiyle kendine güvensiz, stresli, gergin, pasif, ya da saldırgan çocuklar yetişebilmektedir. Devamlı eleştirilen bu çocuklarda aşağılık ve suçluluk duyguları artmaktadır. Bu tutumun etkisiyle çocuk kendi benliğini geliştirmekte zorlanacaktır.

Bu şekilde büyüyen çocuk ileriki yaşamında kural koyucular ortada olmadığı durumlarda kuralları çiğnemek isteyecektir. Örneğin, trafik polisi yoksa trafik kurallarını çiğnemekte bir mahsur görmeyecektir.

Mükemmelci Anne-Baba:

Böyle ebeveynler çocuklarından birçok konuda en iyi olmalarını ve en iyisini yapmalarını isterler. Aileler kendi beklentilerini çocukların beklentilerinden önde tutarlar. Kurallara eksiksiz şekilde uyulması istenir. Çocuklara hata yapma fırsatı verilmez. Çocuklar hata yaptıklarında ciddi yaptırımları olabilmektedir. Böyle ebeveynler çoğunlukla kendi yaşayamadıklarını çocuklarından beklerler.

Böyle ailelerde büyüyen çocuklar, yaptıkları işleri beğenmekte zorlanır, sürekli yetersiz olduğu hissine kapılırlar. Kendilerine güven duymakta zorlanırlar. Eş seçiminde ciddi zorluklar yaşarlar ve evliliklerini devam ettirmeleri de kolay değildir.

Duyarsız(Pasif) Anne-Baba:

Böyle ebeveynler çocuklarının davranışlarına duyarsızdırlar. Bu ilgisizliği çocuklar da fark eder ve önemli olmadığını düşünebilirler. Bu kayıtsızlık çocukları derin bir yalnızlığa itebilir. Bu ailelerin çoğunlukla yaptığı bir hata da hoş görmekle ilgisizliği karıştırmaktır.

Böyle ailelerde yetişen çocuklar ilgi toplamak ya da dikkat çekmek için agresif ve saldırgan olabilirler. İletişim yetersizliği içinde büyüdükleri için çevresiyle iletişiminde de aksaklıklar yaşayabilirler. Kendine güvensiz ve yetersiz hissedebilirler.

Reddedici Anne-Baba: 

Bu tarz ailelerde çocuklara karşı düşmanca tavırlar görülür. Çocuklara söz hakkı verilmez ya da dikkate alınmazlar. Çocukla ilişki mesafeli ve kopuktur. Çocuk istenilmediğini hisseder. Genellikle ebeveynler arasındaki ilişki de soğuktur. Aile içerisinde çoğunlukla kavga, tartışma, gerilim hâkimdir. Aileler tarafından çocukların davranışları, kişilikleri onaylanmaz. Çocuk devamlı eleştirilir, hatalarının çokça üzerinde durulur, iyi tarafları ise görmezden gelinir. Sevgiden yoksun olarak büyümek zorunda kalırlar.

Böyle ailelerde büyüyen çocuklar ailelerinden kopmak isteyecektir. Yeterli sevgi ve şefkatten yoksun olarak büyüdükleri için kendilerine güven duygusu gelişemeyecek, sahip olduklarını kaybetme korkusu yaşayacaklardır. Kaygılı, kendine güvensiz bir birey olması muhtemeldir. Kendisinden güçsüz olanları ezmek isteyebilirler. İnsanlara güvenemeyecekler, kin veya nefretle çevrelerine bakacaklardır. İnsanlarla olan ilişki ve iletişiminde güçlükler yaşar, çatışma halinde bulunurlar. Sevgisiz büyüdükleri için duygusal bir yoksunluk içinde kalmaları muhtemeldir.

Aşırı Koruyucu Anne-Baba:

Aşırı koruyucu anne ve babalar çocuklarına gerekenden çok daha fazla özen ve ilgi gösterirler. Çocuk sürekli kontrol altında tutulmaya çalışılır. Çocuk adına kararlar alınır. Çocuğun yapabileceği iş ve uğraşlarda bile sırf o üzülmesin ya da yorulmasın denilerek her şeyi anne baba yapmaya çalışır. Çocuğa sorulan sorulara aile cevap vermeye çalışır.  Bu tarz aileler çocuklarının büyüdüklerini kabullenemezler aksi takdirde çocukları üzerindeki kontrolü kaybedeceklerini düşünürler.

Aşırı koruyucu anne baba tutumu, çocuklarda okul fobisine, geceleri alt ıslatmaya sebep olabilmektedir.

Bu tutumdaki bir ailede büyüyen çocuk, kendine güven duymakta zorlanacak, diğer kişilere aşırı bağımlı olmaya başlayacaktır. İç denetimden yoksun olarak büyüyecek ve dış kontrol odaklı olacaktır. Utangaç, kararsız olup risk almaktan korkarlar. Sosyalleşmek onlar için oldukça zordur. Çevreye uymak yerine, çevrenin ona uymasını beklerler. Yaşadıkları olaylarda başkalarını sorumlu tutarlar.

Çocuklardaki bu tutum ileriki yaşamlarında eş seçimine de yansımaktadır. Eşlerinden de aynı beklentilerle koruyucu bir tutum beklerler.

Dengesiz-Kararsız Anne Baba Tutumu:

Böyle aileler çocukların davranışlarına farklı zamanlarda farklı tepkiler gösterirler. Ailelerin ruh haline göre çocuklara gösterdikleri tepki de değişkenlik göstermektedir. Aynı davranışı bir güngörmezden gelebilir bir başka gün ise cezalandırabilirler. Çocuk hangi davranışların doğru hangi davranışların yanlış olduğunu anlamakta zorluk yaşlar.

Bir diğer tutarsızlık ebeveynler arasındaki tutarsızlıktır. Anne-babalar çocuklarına doğru ve yanlışları öğretirken ortak ve samimi bir tutum benimsemelidir.

Böyle ailelerde anne babalar genellikle birbirlerine karşı da tutarsız davranmaktadır. Bir an çok iyi ve sevgi dolu gözükebilir, benzer olayda farklı bir zamanda ise ciddi çatışmalar yaşayabilirler. Bunu gören çocuğun kafasında da anne babalık ile ilgili belli şema ve kalıplar oluşacaktır. İleride eşine de benzer şekilde bir davranış kalıbı oluşturacaktır. Yani ebeveynlerin bu dengesiz tutumları çocuklarına da yansımaktadır. Çocuklar bu duruma şaşırırlar ve değişik korkular yaşamaya başlarlar.

Bu ailelerdeki çocuklar ileriki yaşamlarında saldırgan, insanlara güvensiz olabilirler. Bu güvensizlikleri kendilerini yalnız hissetmelerine sebep olur. Anne babaları gibi tutarsız ve dengesiz bir kişilik geliştirmeleri muhtemeldir. Kendi başlarına karar vermekte zorlanırlar.

Denetleyici- Yargılayıcı Anne-Baba:

Bu tutumdaki aileler çocukların davranışlarını değiştirme gayretindedir. Çocukların kurallara eksiksiz olarak uyması beklenmektedir.

Yargılayıcı anne-babalar çocukların davranışlarını etiketlerler. Çocuklar ise bu durumda sürekli kendisini savunmak zorunda hissedecektir.

Çocuklarını yıkıcı olarak devamlı eleştiren böyle aileler, içine kapanık, kendini ifade edemeyen ve alıngan bireyler yetiştirirler.

Aşırı Hoşgörülü Anne-Baba:

Böyle ailelerde çocukların istekleri çoğunlukla belirleyicidir. Çocuğun her dediği yapılır ve çocuk aşırı bir sevgi altındadır. Çocukların davranışları kısıtlanmaz. Çocukların yaptığı yanlış ve hatalı davranışların olumsuz bir karşılığı yoktur. Her yaptığı hoş görülür. Çocukların sınırsız hakları vardır. Anne veya babalar çocuklarına karşı gelemezler. 

Ailede kural öğrenmemiş ve tanımamış bu çocuklar ileride okul yaşamında ve sosyal hayatında ciddi sıkıntılarla karşılaşır. Toplumsal kurallara uyum sağlayamaz, kural tanımazlar. Bu durum onların yalnız hissetmelerine de sebep olacaktır.

Bu çocuklar ileride bencil olmakta, her yerde kendi isteklerinin gerçekleştirilmesini arzulamaktadır. İnsanlara emir vermeyi sever ve bu şekilde konuşmaktan hoşlanırlar. Hırçın ve asi olabilirler. Doyumsuz bir kişilik yapısına sahip olurlar. Genellikle çevresiyle sağlıklı bir iletişimi olmamakta, sosyal açıdan eksik kalmaktadırlar.

 

Anne-Baba-Çocuk Etkileşimi

Çocukluk dönemine girildiğinde özellikle motor ve dil gelişimi ile eş zamanlı olarak çocuğun hareketliliği artmış, sorgulama ve araştırma yolu ile öğrenme çabaları başlamıştır. Bu dönemde çocuğun araştırma ve öğrenme güdüsünü ketlememek önemlidir.

Bizim kültürümüzde ailenin özellikle annelerin aşırı müdahaleleri çocuklarda ketlenmeye neden olmaktadır. Bunların başlıcaları: “sen küçüksün, sen bilmezsin, sen anlamazsın” gibi ifadelerle onların kendilerini yetersiz hissetmelerine; “dur kırarsın, yapma dökersin, sen beceremezsin daha küçüksün” gibi ifadelerle beceriksiz hissetmelerine; “koşma terlersin, atlama düşersin” gibi ifadelerle ürkek hissetmelerine yol açmakta, “böyle oturma, sen konuşma, olmadı, yapamadın, dur ben yapayım” gibi ifadeler de çekingen ve ürkek olmalarını desteklemektedir.3

Aile içindeki duygusal etkileşimin azalmasında anne ya da babadan birinin kaybı veya ayrılıkları, çocuğu reddetme, ihmal etme, tutarsız davranma, aşırı baskıcı veya aşırı hoşgörülü tavırlar gösterme gelmektedir. Ailede duygusal etkileşim eksikliği tüm gelişim alanlarına özellikle sosyal ve duygusal gelişime olumsuz etkide bulunmaktadır. Topçugil (2002) yaptığı çalışmada, annenin davranış kontrolü ile çocukların sosyal ve duygusal gelişimleri arasında anlamlı bir ilişki bulmuştur. Çalışmada annenin aile bireylerinin davranışlarına standart koyma ve disiplin sağlama biçiminin sağlıklı olmasının da, çocuğun gelişimi üzerindeki olumlu etkisi üzerinde durulmuştur.1

Bazen anne babalar, açık ya da kapalı biçimde çocuklarına reddedici davranabilmektedirler. Anne babalar hırçın davranma, ilgisizlik, çocuğu terk etme ya da başka bir yere gönderme gibi tehditlerde bulunarak, çocuklarına yetersiz ve değersiz oldukları mesajını iletirler. Bu da çocukların düşük benlik saygısı ve yetersiz özgüven duygusu geliştirmelerine neden olabilir.

 

 Nasıl Çocuklar Yetiştirmek İstiyorsunuz? 

Çocuğu olduğu gibi kabul etmemek, başkalarıyla kıyaslamak, çocuğun yaş ve gelişim düzeyinden daha ileri beklentiler taşımak da bazı anne babaların yapmış olduğu olumsuz davranışlardır. Bu durumda çocuk isyankâr, aşırı hırslı ya da çekingen, yaşamdan daha az zevk alan bir kişilik özelliği geliştirebilir. Aynı zamanda bu da onun akranlarıyla olan ilişkilerini olumsuz yönde etkileyebilir.1

Çocukların ruhsal, toplumsal anlamda yetkin olması isteniyorsa aileler davranışlarında tutarlı ve dengeli olmalıdır. Baskıcı ve çok otoriter olmak kadar aşırı hoşgörülü ya da duyarsız olmak da çocuk için büyük oranda zararlıdır. Böyle bir tutum çocuğun denetimsiz ya da saldırgan davranışlar sergilemesine sebep olabilir. Ebeveynler çocuklarını iyi tanımalı, bireysel farklılıklarını, gelişim özelliklerini, ihtiyaçlarını iyi bilmeli ve bunlara uygun bir şekilde davranmaya çalışmalıdır.

Ailedeki bireylerin çocuklarla olan ilişki kurma biçimleri, çocuğun kendiyle ilgili tasarımlarının, düşüncelerinin gelişimini büyük oranda etkiler. Anne ve babalar çocuklarının küçük veya büyük fark etmeksizin tüm başarılarını takdir edebilmelidir. Çocukları başarısız olduklarında eleştirmemeli bunun yerine neden başarısız olduklarını birlikte konuşmalı ve anlamaya çalışmalıdırlar. Bu sayede kendine güvenen çocuklar yetiştirilebilir.

Çocuk yetiştirmede kabul gören kimi davranışlar zamanla değişkenlik göstermektedir. Bir kuşakta doğru olan, bir sonraki kuşakta yanlış olarak görülebilir.

Her çocuk arasında bireysel farklılıklar mevcuttur. Bu farklılıklar göz önüne alındığında çocuklar için benzer uygulamalar ya da öneriler de farklılık gösterebilir.

 

Teşvik Edici Aile

Bir çocuk yemeğini yemeye çalışırken kaşığını tutabiliyorsa ona kendi başına yeme fırsatı verilmelidir. Çocuk çabaladıkça bu çabasından ötürü takdir edilmeli ve başarısızlıkları görmezden gelinmelidir. Ebeveynler bir çocuğa kendi başına yemeğini yeme fırsatı vermediği takdirde, çocuk kendi kabiliyetinin farkına varmakta zorluklar yaşar ve ileriki yaşamında başkalarının yardımı olmadan yaşamakta problemlerle karşılaşır.

Çocukları kendi ayakları üzerinde durabilecek veya başkalarına bağımlı kalmadan yaşayabilecek şekilde yetiştirmek anne-babaların elindedir. Örneğin, bir çocuk bir yere çıkmaya çalıştığında ondan önce davranıp, çocuğun çabalamasına izin vermeden onu çıkarmak çocuğa iyilik değil kötülük yapmaktır. Önemli olan çocuğun kendi kendine çıkabilmesi için teşvik etmek ve yüreklendirmektir. Bu şekilde büyüyen bir çocuk karşılaştığı zorluklarla tek başına mücadele edebilme gücünü kendinde bulabilecektir.

 

Kardeşler Arasındaki Ayrımcılık Ve Etkileri 

Anne-babaların kardeşlere olan yanlış tutumu kardeş kıskançlığına sebep olabilmektedir. Taraf tutan veya bir çocuğu ihmal eden aileler çocukların birbirlerini kıskanmalarına neden olabilmektedir. Kıskançlık doğal bir durumdur fakat kardeşler arasındaki kıskançlığı tetikleyen, ebeveynlerin sağlıksız tutumlarıdır. Kıskançlığın temelinde sevilen kişinin paylaşılmak istenmemesi ve güvensizlik duygusu etkilidir.

Kardeşler arasındaki iletişim ve etkileşimin pozitif veya negatif olmasını etkileyen büyük ölçüde yine anne baba tutumlarıdır.

Bazı ailelerde değişik türden gruplaşmalar olmaktadır. Bazen anne-babalar çocuklara karşı, bazen çocuklar anne-babaya karşı bazen de ebeveynler çocuklardan biriyle bir gruplaşma içerisine girebilirler. Bu durumda kardeşler arasında ayrımcılık dikkat çekebilir.

Ayrımcılığın tetiklediği kardeş kıskançlığı, çocuklarda içe kapanmaya, saldırgan davranışlar göstermeye, uyku problemlerine, güvensizlik ve uyum sorunlarına sebep olabilmektedir. Ayrıca iletişim bozukluklarına yol açabilmektedir. Uygun zamanda müdahale edilmezse çocukların ileride ilişkilerinde problemler yaşamalarına sebep olmaktadır. Optimum Psikoloji olarak Konya Çocuk Psikoloğu alanında bu konuda yoğun çalışmalar yapmaktayız.

Çocuk Ne Yaşıyorsa Onu Öğrenir!

Eğer bir çocuk sürekli eleştirilmişse, kınama ve ayıplamayı öğrenir.

Eğer bir çocuk kin ortamında büyümüşse, kavga etmeyi öğrenir.

Eğer bir çocuk alay edilip aşağılanmışsa, sıkılıp, utanmayı öğrenir.

Eğer bir çocuk sürekli utanç duygusuyla eğitilmişse, kendini suçlamayı öğrenir.

Eğer bir çocuk hoşgörüyle yetiştirilmişse, sabırlı olmayı öğrenir.

Eğer bir çocuk desteklenip, yüreklendirilmişse, kendine güven duymayı öğrenir.

Eğer bir çocuk övülmüş ve beğenilmişse, takdir etmeyi öğrenir.

Eğer bir çocuk hakkına saygı gösterilerek büyütülmüşse, adil olmayı öğrenir.

Eğer bir çocuk güven ortamı içinde yetişmişse, inançlı olmayı öğrenir.

Eğer bir çocuk kabul ve onay görmüşse, kendini sevmeyi öğrenir.

Eğer bir çocuk aile içinde dostluk ve arkadaşlık görmüşse, bu dünyada mutlu olmayı öğrenir.5

 

Ailelere Öneriler 

  • Ebeveynler, çocukların ilk ve en önemli modelleridir. Anne-babalar bunun bilinciyle çocuklarına küçük yaşlardan itibaren doğru örnekler olmaya gayret etmelidir.
  • Aile içerisinde paylaşımın arttırılacağı ortak etkinlikler düzenlenmelidir. Bu tür etkinlikler aile bağlarını güçlendirmeye yardımcı olacaktır.
  • Sağlıklı bir ailede iletişim net, doğrudan ve dürüst olmalıdır.
  • Çocukların gerçekçi hedefler oluşturmalarına yardımcı olunmalıdır.
  • Çocukların cesaretlerini kırıcı değil, yüreklendirici ve teşvik edici olmaya özen gösterilmelidir.
  • Çocukların kendilerini ifade etmelerine, duygularını ve düşüncelerini dile getirmelerine fırsat tanınmalıdır.
  • Ebeveynler, anne-baba tutumları ve bu tutumların çocuklar üzerindeki etkileri hakkında bilinçlenmeye çalışmalıdır.
  • Çocukların kendi başına yapmak istedikleri işlere karşı hoşgörülü olunmalı, başarı duygusunu tatmalarına izin verilmeli ve olumlu pekiştireçlerle desteklenmelidir.
  • Çocuklara yaşları ve yetenekleri doğrultusunda sorumluluklar verilmelidir. Küçük başarısızlıkları görmezden gelinmeli, başarısızlıklarından ders çıkarmaları sağlanmalı, yıkıcı eleştirilerden kaçınılmalıdır.

Çocuklar, anne babaların kötü örnek olduğu bir yuvada büyürlerse ne sağlam bir topluma ne de iyi bir dünyaya kavuşabiliriz. Anne-babaların daha çok bilinçlenebilmesi, çocuklarını daha iyi tanımaları ve anlamaları için Thomas Scott’un dediği gibi:

Hiçbir insan, iyi eğitilmiş bir aile kadar önemli bir miras bırakamaz.

 

KAYNAKÇA

  1. Alpan, Y. ve Kandır, A. (2008). Okul Öncesi Dönemde Sosyal-Duygusal Gelişime Anne-Baba Davranışlarının Etkisi. Aile Toplum Ve Eğitim-Kültür Ve Araştırma Dergisi.
  2. Arseven, A. Çocukta Benlik Gelişimine Ailenin Etkisi ve Çocuğun Okuldaki Başarısı.
  3. Ekşi, A. (2011). Ben Hasta Değilim. (2.Baskı). İstanbul: Nobel Tıp Kitabevi.
  4. Ginott, H. (2016). Anne Baba ve Çocuk Arasında. (13.Basım). İstanbul: Okuyanus Yayınları.
  5. Cüceloğlu, D. (2009). Yeniden İnsan İnsana. (40.Basım). İstanbul: Remzi Kitabevi.

No comments yet.

Leave a comment

Your email address will not be published.